Yerde uzanıyorsun. Yanık kül, yağ ve ter kokusu var. Yakınındaki bir akarsuyun sesi geliyor; çalılıkların arasından geçerek mağaranın girişine ulaşan ses zayıf. Sabah ışığının çalılıklar arasındaki dansını görebiliyorsun. Yanında uzanan ailen var. Doğrulup kalkıyorsun. Formda olmasan da, oldukça yalınsın. Vücudunda hiç bir fazlalık yok, geçmişte onun içine koymayı başardığın bütün enerji onu harekette tutmak üzere kullanılmış. Kasların dün gerçekleşen toplayıcılıktan dolayı ağrı içinde. Vücudun, yaşadığın yılların etikisinde, fakat düşündüğünden daha yaşlı gözüküyor. Gelecekteki soyuna kıyasla, yaşam süren sıkıştırılmış.
Yapacağın bir sonraki şeyin ne olduğunu biliyorsun. Düşünüp taşınmana gerek yok, vücudun sana cevabı vermekte. Yemek bulmalısın.
Uyanık kaldığın sürenin çoğu yemek bulmakla geçiyor. Kavramsal açıdan aynı şeyin bugün de geçerli olduğunu söyleyebilirsin. Yine de, orada yaşanılan sadece kavramsal değil, somut gerçeklikten; yemek bulma, çalma veya öldürmeye bakıyorsun. Bunun dışında çok yorulup uykuya dalmadan önce yaptıkların çok az. Zaman zaman çiftleştiğini söyleyebiliriz, aksi takdirde biz bugün burada olmazdık. Uyanık zamanının çok azı bir sonraki gün için gereken yakıtı bulmak ve saklamak dışındaki etkinliklere adanmış. Ertesi gün de bu şekilde, ve ardındaki gün de. Kelimenin tam anlamıyla günden güne yaşıyorsun.
Yeni şeyler denemek ve başarısız olabilmek, etrafında en kıt bulunan şey. Boş zamana sahip olman için, yenilebilir meyve ve böğürtlenleri bulmada çok iyi olman, veya hayvanları oldukça kısıtlı aletlerle yakalayıp öldürmede çok iyi olman gerekiyordu.
Bugün çok önemli bir gün. Bin kere tekrar baktığını düşündüğün çalılığın içinde, orta yapraklar arasında bir dal dolusu oldukça güzel kırmızı böğürtlenler buldun. Şeker halinde, yenilebilir yakıt olan, saklı, değerli bir kısım. Bunları hızla eline alıp, böğürtlenlerden dördünü yiyorsun. Şansına inanamaz durumdasın. Elinde hala dört tane daha kalmış. Çok zeki olduğun için aklında zayıf bir fikir beliriyor: eğer onları şimdi yemezsem, yarın da bugün gibi ziyafet çekebilirim. Yarın. O efsanevi gün, şu anda var olmayan, ancak tekrar uyandığında var olan. Bu devasa bir farkındalık. Cidden, bu dev bir adım.
İcat ettiğin şey, uzak zaman tercihi. Bu medeniyetin yapıtaşıdır; geleceğin için düşünebilmek. Geçmişte bir yerde, beyinlerimiz her gün uyanmaya, ve önceki gecenin yemeğinden arta kalanları etrafında görmeye alıştı. Bu arta kalanları yiyebileceğini gördü, ve o gün, bir önceki günden kalanı yediği için daha az aç olduğunu fark etti.
Böylece mağarana geri dönüp, olağan gözüken bir taş bulursun. Altına boğurtlenleri saklarsın. O gün ilk defa birikim yapmış oldun.