Tasarımımızına göre, madenciler paramızın kullanıcıları için sisteme yeni para sokarlar, ve bunu yaparken para yaratımında bir kısıtlılık sağlarlar. Para yaratımındaki bu kısıtlılık, onun hiperenflasyona uğrayıp beş para etmez duruma gelmesini önler (öhö öhö türk lirası öhö öhö).
Peki neden bütün koinleri ağımızın başında ortaya salmıyoruz? Eh, bir düşünelim. İki ana sebep var: ilki güvenlik. Hatırla, yeni üretilen koinleri, ağımızı korumaları için madencilere ücret olarak veriyoruz. Böylelikle madencilerin ağımızı korumaya eğilimleri sağlanıp bu eğilimin sürekli olması sağlanıyor. Para kazanma eğilimini körüklemediği takdirde, ağimizda sadece yardımsever madenciler olurdu. Sadece yardımsever oyunculara güvenmek zorunda olmak çok da sağlam bir temel sağlamaz.
İkinci sebep ise adil olmak. Eğer bütün koinleri ilk anda ortaya salsaydık, onları kime teslim etmiş olurduk? Diyelim ki, Monero ağını biz 10 kişi başlatıyoruz. Ve bütün yaratılan moneroyu aramızda paylaşıyoruz. Bütün monerolar elimizdeyse, yeni kullanıcılar bizim koinlerimizi neden bizden satın almak istesinler? Sonsuza kadar herkesten daha zengin olduğumuz bu çeşit bir tasarım oldukça haksız gözükürdü. İnsanlar bir oyunun adil olmadığını hissetiklerinde, o oyunu oynamayı bırakırlar. İnsanların oynamaya devam ettikleri adaletsiz oyunlar sadece onlara zorla dayatılan oyunlardır. Örneğin, şu anki merkez bankacılığı sistemi. Bizler Monero ile daha iyisini yaratmaya çalışıyoruz.
Tekrar, eğilimler. Paramızın alım gücünün artması için onun pek çok kişi tarafından kullanılmasını istiyoruz. O halde planımız, yeni koinleri zaman ilerledikçe ortaya salmak. Bunu yapmanın akıllıca yollarından birisi başlangıçta ortaya salınan koinlerin sayısını, zaman ilerledikçe ortaya salınan koinlerin sayısından daha fazla tutmak. Ağın başında madenciler blok başına daha fazla koin ile ödülendirilecekler. Bu ödül miktarı, yıllar içerisinde, gittikçe azalacak. Neden bu şekilde? Tekrar, eğilimler dengesini sağlamak için. Para ağımız yeni, ve çok kişi tarafından bilinmezken çok daha az kullanışlı. Kendisini iyi bir para birimi olarak kanıtlayacağı, milyonlarca insanın kullandığı, başarılarla dolu yıllar daha arkasında değil. O halde, para ağımız daha rüşdünü ispat etmemişken, para ödeyip onu satın alan, veya elektrik harcayıp onu üreten kullanıcılarımıza vereceğimiz ödül de daha fazla olmalı. Kullanıcılarımızın sayısı arttıkça, ve para ağımız kendisini kanıtladıkça, daha az koin ortaya salacağız. Oldukça mantıklı.
Bu çeşit bir üretim planını bir grafikte gösterirsek, elimizde eğri gibi gözüken bir şekil olur. Monerocular buna üretim eğrisi der. Grafiğin sol alt kısmında zaman geçmemiştir ve daha koinler üretilmemiştir. Eğride sağa doğru ilerledikçe, zaman ilerler, ve birilerinin eline geçen koin miktarı artar. İlk başta bolca, ardından ufalarak.
Üst sağ köşeye vardığımızda ne olacak? O anda, bütün koinler üretilmiş olup, madencileri ödüllendirmeye devam etmek için gereken koinler bitmiş olacak. Bitcoin bu şekilde çalışır. Fakat bu işin bir baska yolu daha var, bir ardıl üretim sağlamak.