Parayı bir yerden diğerine göndermek için pek çok kurallar ve mekanizmalar tasarlayabiliriz, fakat bizim gönderilip-alınan bu paranın neye benzeyeceğini de bir düşünmemiz gerekiyor. Veya, daha doğru şekilde, elden ele geçen bu paranın birimi ne olacak?
”Gerçek” fiziksel dünyada, para bozukluklar, banknotlar, çekler gibi çeşitli şekillerde bulunmakta. Bizim sanal paramızda, farklı bir birime ihtiyacımız var, daha küçük parçalara bölünemeyen, temel bir birim. Bu birim bir yerde sakladığımız paramızı temsil etmeli. Dikkat et, burada fiyat’tan bahsetmiyorum, veya bu birimlerin kaçlık miktar (10 veya 10.000 gibi) gösterdiklerinden bahsetmiyorum. Bahsettğim şey “banknotların” kendileri.
Sanal ve madde dışı bir dünyada olduğumuz için, sanal banknotlarımızı çok çeşitli şekillerde bölünüp sonra tekrar birlesebilen bir özellikte tasarlayabiliriz. Sanal banknotlarımız üzerinde yazılı olacak birimlerimizde sabit miktarlar kullanmak zorunda değiliz. Bu çeşit bir bölünebilirlik çok kullanışlı. Bir kullanıcı para göndermek istediğinde, mesela 57 miktar birimde (“57 XMR”), bizim cüzdan uygulamamız 100’lük bir banknotu alıp, onu parçalara ayırıp, 57’sini alıcıya, 43’ünü de “para üstü” olarak göndericinin kendisine gönderebilir. Aynı şey, eğer önceden 20 miktar birimlik 3 tane banknot elimize geçtiyse de gerçekleşebilir. Bu 3 banknotu birleştirebiliriz ve 57’lik miktarını alıcıya, 3’lük miktarını da kendimize para üstü olarak gönderilecek şekilde parçalara ayırabiliriz.
Kriptoparalarda, bu banknotlara UTXO denir. Bu, meraklılerının kendi aralarında koydukları Harcanmamış İşlem Çıktısı (ing.: Unspent Transaction Outputs) deyiminin kısaltmasıdır. Bu kavramı parçalarına ayırıp inceleyelim.
Birisi sana para gönderdi, bu bir işlem olarak tanımlanır. Senin eline geçen para göndericinin işleminin içinden çıktı. O parayı sen harcayana kadar, o harcanmamış. O halde cüzdanındaki banknotlar harcanmamış işlem çıktıları. Belki de, mühendislerin bir şeylere isim vermelerini yasaklamalı, diye düşünüyorsün. Fakat unutma, bir kullanıcı olarak bunları öğrenmene gerek bile olmamalı. Bütün bu “laga luga”, kullanıcıya görünmez, perde arkasında olup biten otomatik işlemler olarak tasarlanmalı.