Para beş para etmekte çünkü en az iki kişi bu konuda oydaş. Aksi durumda, eğer onu kullanarak bir şey satın almak istediginde kimse onu kabul etmezdi. İki birey (bir satıcı ve bir alıcı) arasındaki bu anlaşma paranın çalışmasını sağlayan temel şeydir.
Tıpkı bir oyun oynanırken olduğu gibi burada da kurallar vardır. Oyunu oynayan kişiler bu kurallara göre oynamayı kabul ederler. Bu kurallardan birisini tek başına değiştirmeye karar verirsen, diğerleri ile aynı oyunu oynamaktan çıkmış olursun.
Örneğin, futbol oynarken bir anda topu eline alıp kale içine koşarak gol atmayı seçersen, senin oyun arkadaşların bunu kabul etmeyeceklerdir. “Haydi futbol oynayalım,” dediğiniz anda hepiniz ayaklarınızla oynamayı kabul etmiştiniz.
Para da bu çeşit bir anlaşmadır. Ona bir protokol de diyebiliriz. Tıpkı bir oyunda olduğu gibi, paranın da pazardaki herkes tarafından kullanılırken uyulan kuralları vardır. Örneğin: paranın adı “dolardır,” ve eğer bunlardan 5 taneye eşit olan bir ücret istedigin zaman “Bu 5 dolar eder” dersin, ve diğer birey senin 5 tane keçiden falan bahsetmediğini anlar. Bir diğer kural ise eşit büyüklüklerdeki, belirli bir mürekkep ve tasarımla basılmış, belirli miktardaki birimlere denk gelen dikdörtgenlerin, “banknotların”, kullanılmasidir. Bir diğeri ise paranın sadece sent miktarlarına kadar bölünebilmesidir. Olayı kavramışsındır.
O halde, yeni bir para yaratmamız için, bizim en iyi kuralları seçmemiz gerek. Bu kurallar oyunumuzu ya kuracak ya da bozacak, ve diğer bireylerin bizimle oynamayı istemesini sağlamakta ya başarılı olacak ya da başarısız olacak.