Gerçekleşmiş bütün parasal işlemlerin listesinin yazıldığı bloklar zincirinin bir kopyasına sahip olan bilgisayarlara düğüm diyoruz. Neden bu isim? Bir ağ oluşturan halatların kesişip birleştikleri noktalara düğüm denir. Bir ağ, birbirlerine bağlanan hatlardan oluşur. Bu hatların birbirlerine sarıldıkları noktalar düğümleri oluşturur. Dağıtık bir bilgisayar ağı, fiziksel bir balık ağına benzetilebilir. Her bilgisayar, diğer bilgisayarlara bağlandığı iletişim hatlarına sahiptir. Eğer yeterince dağıtık bir yapıda olan bu çeşit bir ağı görebilseydin, gördüğün sey sana bir örümcek ağını hatırlatırdı.
Ağımızdaki bilgisayarlar temelde şu iki işi gerçekleştirirler:
Etrafta, listenin kopyasına sahip diğer bilgisayarlari bulmak. Eğer bağlı oldukları diğer bilgisayarlarda bu listenin daha uzun bir durumu varsa (yani, içlerinde daha fazla blok bulunduran listeler varsa), bu bilgisayarlar kendi liste durumlarının geride kaldığını anlayıp ellerindeki kopyanın durumunu güncelleyecekler. Eğer bir listede daha fazla blok varsa, ve o bloklar kurallara uygun şekilde zincirlenmişse, daha uzun olan listenin daha güncel bir parasal ağ durumunu içerdigini kabul edebiliriz. Bunun üzerinde biraz düşünelim. Biz şimdi elimizdeki bloklardan hangisinin daha yeni, hangisinin daha eski olduğunu, herhangi bir sistem-dışı saate bakmadan söylemenin bir yolunu bulduk. Biz kendi saatimizi icat ettik.
Ağdaki bilgisayarların ikinci önemli görevleri kullanıcıların onlara bağlanarak listedeki girileri okuyabilmelerini sağlamak. Eğer kimse bakamaz ise, dağıtık bir listeye sahip olmak neye yarar? Monero uygulamaları düğümlerden birisine bağlanıp parasal işlemlerin listesine bir bakar, ve kullanıcılarına eğer para geldiyse haber verir. Buna ek olarak, kullanıcılarının gönderdiği parasal işlemleri, bu Monero uygulamaları, ağdaki diğer düğümlere duyuracak. Diğer düğümlerin duyup haberdar olmadığı bir parasal işlem, duyacak kimsenin bulunmadığı bir ormanlık alanda düşen ağacın sesi gibidir.